15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programı, Mersin Cumhuriyet Meydanı’nda Vali Ali Hamza Pehlivan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Hain darbe girişiminin yedinci yıl dönümünde Mersinliler aynı cesaret ve coşkuyla, Millet Bahçesi önünden başlayan yürüyüşe, mehteran ekibi de eşlik ederek Cumhuriyet Meydanı’na kadar süren yürüyüşte vatandaşlar, Türk bayraklarıyla birlik ve beraberlik mesajı verdi.
Haber / İmren SARI
Mersin Valiliği koordinesinde düzenlenen yürüyüşe Vali Ali Hamza Pehlivan ile eşi Yıldız Pehlivan, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Fuat Gedik, Mersin İl Emniyet Müdürü Mehmet Aslan, Mersin İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Necip Çarıkcıoğlu, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Oğuz Bavbek, milletvekilleri, belediye başkanları, kent protokolü ve vatandaşlar katıldı.
Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen program, İstiklal Marşı’yla başladı. Daha sonra Kur’an-ı Kerim tilavetiyle, İl Müftüsü Ramazan Şimşek’in yaptığı dua ile devam etti.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz gecesi hesap etmediği şeylerin olduğunu ifade eden Vali Ali Hamza Pehlivan şunları söyledi;
Vali Pehlivan, “15 Temmuz’u anlamak demek Sakarya’yı, Dumlupınar’ı anlamak demek. 15 Temmuz’u anlamak Çanakkale’yi anlamak demek. 15 Temmuz’u anlamak demek İstanbul’un fethini, Malazgirt’i anlamak demek. Çünkü bu ve nicelerini sayabileceğimiz kahramanlık destanlarının özünde aynı ruh aynı milli duygular aynı anlayış ve aynı aşk var. Bu anlayışın bu ruhun tezahür aslında 15 Temmuz…” Ve bugünün vesilesiyle Türkiye yüzyılının kahramanlarını yad diyoruz. Türkiye yüzyılının kahramanlarını diyoruz. Çünkü 15 Temmuz’da silahlı terör örgütü FETÖ’nün ve beraberindeki şer odaklarının onları destekleyen şer odaklarının kalkışması ve bu kalkışma vesilesiyle yapmaya çalıştıkları Türkiye Cumhuriyetine Türk Milletine ikinci yüzyılı yaşatmamak. Tıpkı yüzyıl önce, birinci yüzyılı yaşatmak istemedikleri gibi. Tıpkı gene o günler de bin yıla yakın süredir vatan edindiğimiz Anadolu’dan bizi uzaklaştırmak bizi bertaraf etmek istedikleri gibi… Kurtuluş Savaşı yıllarında… öncesinde Çanakkale de, oranın tezahürü ile düşman güçler püskürtüldü.
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ya İstiklal, Ya Ölüm” diyen Gazi Mustafa Kemal önderliğinde kurtuluş mücadelesi verildi. Aziz ecdadımız sahip olduğu o cesaretle azim ve kararlılıkla Milli Mücadeleyi kazandı ve Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Bu ruhun ve bu anlayışın arkasında geçmişlere uzanan yüzyıllar öncesine uzanan elbette ki mücadele ruhu vardır. Çünkü Malazgirt muhaberesinde de Sultan Alparslan sefere çıkmadan önce yüksek bir taşın üstüne çıkmış ve şunu demiştir; “Ben ölürsem üzerimde ki gömleği kefenim yapın, muzaffer olursam hedefime ulaşırım, olamazsam şehit olur cennete giderim…” İşte bizim milletimiz kefenini üstüne giyip yola çıkmış bir millet. Aradan yüzyıllar geçtikten sonra nice mücadeleler verdikten sonra İstanbul’un karşısında duran Fatih Sultan Mehmet’te benzer birşey söylemiştir. Ne demiştir; “Ey İstanbul, ya sen beni alırsın, ya da ben seni…” ve bunu duyan şanlı Türk ordusu, şanlı Türk Milleti de canla başla mücadele etmiştir. Ve o duygularla kazanılan destanlara her geçen yüzyıl yenileri eklenmiştir. Bu yüzden yüzyılın, binyılın kahramanları diyoruz…”
15 Temmuz öncesinde, yüzyılı önce emellerine ulaşamayanlar, on yıllar boyunca cephede halt edemedikleri cephe de diz çöktüremedikleri milletimize, devletimize karşı sızma girişimi ile sinsice ve vatandaşımızın, insanımızın en hassas olduğu eğitim gibi, inanç gibi konuları su istimal etmek suretiyle devletimizin hemen hemen bütün kurumlarına sızıp oradan bir çökertme anlayışı içerisine girdiler. Yıllar boyunca bunu yaptılar sezdirmeden yapmaya çalıştılar. Belki milletimizin hoşgörü duygularını fazlasıyla da maalesef su istimal ettiler.
Ve o gece; 15 Temmuz gecesi top, tüfek, tank, helikopter… bunların hepsini kullanmaya, bunların hepsi ile vatandaşımızın üzerine ateş etmeye maalesef cürret gösterdiler. Ama unuttukları bir şey vardı. Bu milleti yenmek imkanla olmaz. İmkanlarınız ne kadar güçlü olursa olsun. Milletimizin özünde, ruhunda gönlünde olan o azim ve kararlılığı yok edemezsiniz, yıkamazsınız. Nitekim o gece… işte tarihten gelen o ruhla Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın “toplarıyla, tüfekleriyle gelsinler, biz milletimizin üzerinde başka güç tanımıyoruz. Biz ölümüne mücadele edeceğiz” demesiyle yine geçmişte olduğu gibi insanlarımız yine meydanlara, yollara düştü. Ve o topların, tankların, tüfeklerin önünde göğsünü siper etti.
Evet onlar; Türkiye yüzyılının binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca kahramanıydı…
Ve vatandaşlarımızla birlikte kurumlarımız, gene kolluk birimlerimiz, ordumuz her ne kadar onların içine sızmış asker görünümlü ama özünde vatansız, özünde ruhsuz, özünde milli ve manevi değerlerden yoksun olanlar var idiyse de… O kurumlardan devletini seven, bayrağını seven kardeşlerimizde vardı. Ve onlar halkımızla bütünleşmek suretiyle bu darbe girişimini püskürttüler. Ve sokağa çıkan herkes zihninde şunu canlandırdı. Belki dillerinden dökülmedi ama zihinlerde şu dizeler yankılanıyordu. “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın. Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın…”
O gece karanlıktı, o gece devletimizin milletimizin bütün kurum kuruluşlarıyla karanlığa sürüklemek istediler. Gecenin karanlığıyla geleceğimizi de karartmak istediler. Ama o gecenin sabahı aydınlık oldu. Çok sürmedi şer planlar bunu yapanların başlına yıkıldı. Ve çok şükür o sabaha bağımsızlık ateşini çok daha güçlendirerek yapmak suretiyle uyandık. Bu manada da 15 Temmuz birlik ateşi bağımsızlık ruhunun daha da pekiştiği bir gündür. 15 Temmuz’da milletimiz yaradanına sığınarak yarınları garanti altına almıştır. 15 Temmuz’da milletimizin imanı, devlete ait olan imkanı kullananların imkanını yenmiştir. Hakka teslim olanlar, ihanete teslim olanları teslim almıştır. Onlara geçit vermemiştir. Bu yönü ile de hatırlanası bir tarihi dönüm noktasıdır. Az önce zikrettiğim gibi Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi milletimiz yeni bir destan daha yazmıştır. Ve tarihi altın sayfalar arasına girmiştir. Bu süreçte elbette ki zorlu mücadeleler oldu. Aramızda 15 Temmuz gazilerimiz var. Onlara şükranlarımı sunuyorum. 251 şehidimiz var, iki binin üzerinde gazimiz var. Binlerce sokağa çıkan vatandaşlarımızla birlikte onlarda; ya şehit olurum, ya gazi diye yollara düşmüşlerdi. Ve şehitlik mertebesine ulaştılar. Ben inanıyorum ki şehitlerimizin gözü arkada kalmamıştır. Kalmayacaktır. Çünkü onlardan sonra gelenler bayrağı devralmıştır. Biz bugün bu meydanda bu etkinliği yaparken sınır boylarında kahramanlarımızın gene aynen o nöbeti gözünü kırpmadan tutmaktadır. Bu vesile ile de bütün kahramanlarımıza, kahraman mehmetciğimize, askerimize, jandarmamıza polisimize şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Allah onların ayağına taş değdirmesin. Allah onların yardımcısı olsun. Her zamanda milletimizin, devletimizin duası onlarladır, onlarla beraberdir.
Elbette bugünler vesilesi ile yaşadığımız o hadiseleri hatırlıyoruz ve şunu diyoruz; FETÖ ve PKK gibi yıkıcı, bölücü örgütlere karşı devletimizin mücadelesi devam etmektedir ve devam edecektir. Bundan sonra asla bu ve benzeri yıkıcı faaliyetlere tevessül edemeyeceklerdir. Bunu yine devletimiz ilgili kurum ve kuruluşlarıyla devletimizle birlikte yapacaklardır. Birlik anlayışı içerisinde yapacaktır. Çünkü bizim özümüzde, anlayışımızla birlikte kuvvet vardır. O yüzden vatanımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, bayrağımız bir diyoruz.
Şair’in dediği gibi; “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!” İşte bu birlikteliği sağlamak için o toprakta o tertemiz alınlarından vurulmuş yatıyorlar. Bize de düşen onlara layık olmak, onların hatıralarına layık olmak ve şehitlerimizi, gazilerimiz asla unutmamak, verdikleri mücadeleleri asla unutmamak ve unutturmamak. Bugünün vesilesiyle bu yüzyılın temelini atan kahramanlarımızı yad ediyoruz.
Ve şunu da ifade etmek istiyorum. Türkiye yüzyılının kahramanları aslında bir çok alanla ilgili kahramanlarında önünü açmıştır. Türkiye yüzyılının kahramanları derken huzur yüzyılının kahramanları diyoruz. Aynı zaman da istikrar yüzyılının kahramanları diyoruz. Aynı zaman da birliğin beraberlik yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Kalkınmanın, gelişme yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Sevginin, hoşgörünün, barışın yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Şefkat yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Bilim yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Teknoloji yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Dijitalleşme yüzyılının kahramanlığı diyoruz. Dolayısıyla burada açılan kapıdan toplumumuzun bütün kesimleri çok daha güçlü, çok daha emin adımlarla bu yüzyılı Türkiye yüzyılı olarak inşa ediyor, inşa edecek ve inşallah güçlendikçe daha da kuvvetlendikçe hiç bir engel, hiç bir şer odağı önümüzde engel teşkil edemeyecek.
Sözlerime son verirken bu duygularla bugünümüzün hayırlara vesile olmasını diliyorum. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’müzü kutluyorum. 15 Temmuz şehitlerimizi, bütün şehitlerimizi ebediyete irtihal etmiş şehitlerimizi saygıyla, rahmetle yad ediyorum. Hayatta olan gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Onlara sağlık ve afiyetler diliyorum. Ve sözlerimi tamamlarken Allah ülkemizin, devleti ve milletiyle birliğini beraberliğini daim etsin diyorum. İnşallah gelecek bizimdir, gelecek günler gelecek yüzyıllar ülkemizindir. Yüce Türk Milleti’nindir. Türkiye Cumhuriyeti’nindir.” dedi.
Konuşmaların ardından 15 Temmuz Şehitleri Sancak Koşusu’ndan gelen sporcular, Türk bayrağını Vali Ali Hamza Pehlivan’a taktim etti.
Programda, 15 Temmuz destanını anlatan sinevizyon gösterileri yer alırken, mehteran ve bando takımları gösteri sundu.