Cumhuriyet Halk Parti (CHP) Mersin Milletvekili Alpay Antmen 3. cildi yeni çıkan “VEKİLİM BİZİM İÇİN NE YAPTIN” adlı kitabı hakkında bilgiler verip ve Türkiye’nin gündeminde olan sorularımı yanıtlayarak keyifli bir sohbet eşliğinde yapılan röportaj da bir çok konuya açıklık getirdi.
Bu özellikle avukatlıktan ve en önemlisi Baro Başkanlığı’ndan kalma bir alışkanlık. Çünkü Baro Başkanı olarak 2 sene görev süreniz bittiğinde faaliyet raporu hazırlayıp hesap vermemiz gerekiyor.
“Biz de tabi bu alışkanlığımızı avantaja çevirip raporlarımızı derledik, topladık kitaba çevirdik”
Biliyorsunuz ki ben milletvekilliği görevime 2018 yılında başladım. 2019 yılında ise yaptıklarımızı nasıl vatandaşlarımıza anlatabiliriz, nasıl hesap verelim diye düşünürken bunu kitaplaştıralım fikrini ortaya çıkardık. Adı ne olsun derken bir danışmanım “VEKİLİM BİZİM İÇİN NE YAPTIN” olsun dedi. Çünkü vatandaşlarımız ‘Sen bizim için ne yaptın’ diye sorarlar dedi.
‘Ne yaptın ki derler’ dedi...
Biz de ne yaptığımızı gösterelim istedik. Ve 2019 yılında ilk kitabımızı yani 1 yllık raporumuzu yayınladık. 2020 yılında bunun ikinci cildi çıktı. 2021 yılında ise 3. cildi…
Biz yaklaşık üç yıl boyunca 650, 700 civarında soru önergesi vermişiz. Onlarca araştırma önergesi, onlarca kanun teklifi vermişiz. 100’e yakın mecliste konuşma yapmışım. Ve yine bir o kadar belki daha fazla meclis komisyonların da konuşma yapmışım. 100’ün üzerinde basın açıklamamız, basın toplantılarımız var. Bunların hepsini yıllık olarak birer dönemler halinde kitaplaştırdık.
Burda ana düşünce, ana amaç, ana tema bir milletvekilinin neler yaptığının derli toplu olarak seçmenlerine yıllık rapor halinde sunulması.
- Peki bu Soru ve Araştırma önergelerin de karşılığını ne derece de alabildiniz?
Alpay Antmen: Tabi şuan maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi yani milletin adına yasama faaliyeti yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının uymakla hükümlü olduğu kanunları yasalaştıran yasama organı millet meclisi işlevsizleştirilmiş durumda.
“Soru önergelerimize cevap verilmiyor. Araştırma önergelerimiz ise ya meclis gündemine indirilmiyor ya da oylamalar da red ediliyor. Kanun tekliflerimiz ise hiç meclis gündemine ve komisyonlara getirilmiyor. Komisyonlarda bekletiliyor. İkditar parmak çoğunluğu ile meclis gündemini kendi belirliyor.”
- Biliyorsunuz ki anayasa değişikliği konuşuluyor. Bununla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Alpay Antmen: Anayasalar; toplumsal mütabakat belgeleri toplumsal sözleşmelerdir. Bir anayasa da toplumun vatandaşların en az %80’inin 90’nının kendisini içinde bulması ve rahatsız etmemesi gerekir. Özellikle bugünkü 27. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin vatandaştan ve seçmenlerden aldığı bir yetkisi yok… Siz eğer yeni bir anayasa yapacaksanız partiler uzlaşır.
Halka da der ki; “Biz Bir Yeni Anayasa Yapacağız” bize onay verin ve o anayasa toplumun bütün siyasi görüşleri, toplumun bütün siyasi katmanları ile birlikte hazırlanır birlikte tartışılır ve en az %80-90 seçmenin oyu kabul edilmesiyle yasalaşır.
Yoksa benim mecliste %51 çoğunluğum var. Ben bunu parmak hesabı ile meclisten geçiririm. Giderim millete de referandumda anlatırım. Onlar da %51 oy ile bunu oylarlar ve ‘Yeni Anayasayı’da 2010 yılı ya da 2017 referandumunda olduğu gibi bunu da meclisten geçiririm derlerse bunun iki tane önümüzde çok büyük örneği var.
2010 yılındaki referandumda “Hakim ve Savcılar Kurulu” yapısı değiştirilerek yargı fetöye teslim edildi. Ve ondan sonra 15 Temmuz Askeri Darbe yani o alçak ve hain darbe kalkışmasının önü açıldı.
2017 yılı referandumunda ise güya Başkanlık sistemine geçtik. Hatta ve hatta uçacaktık…
Gerçekten uçtuk ama yere çakıldık?
Neden mi çakıldık?
Çünkü Türkiye gibi büyük bir ülke de sert kuvvetler ayrılığı olmadan başkanlık sistemine geçerseniz yürütme organı yani başkan şimdi ki gibi bütün güçleri elinde toplar ve Türkiye yönetilemez savrulur.
Bunu çok açık yüreklilikle söylüyorum ki sadece bügünkü Cumhurbaşkanı değil bu yetkiyi kime verirseniz verin Türkiye çakılır. Çünkü bir ilçede ki birim amirinden, birim müdüründen, milletvekilinin seçimlerine, valilere, kaymakamlara, genel müdürlere herşeye ve herşeye bir tek kişi karar verir ise maalesef Türkiye iyi yönetilemez ve savrulur.
- CHP’lilerin anayasa değişikliği hakkında size göre söz hakkı var mı?
Alpay Antmen: Şuan AKP ve MHP anayasa taslağı hazırlıyor. Onu MHP ile tartışacaktır ama şuana kadar kendilerinden başka hiçkimse ne yaptıklarını bilmiyor. Fakat dediğimiz gibi başta değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez Anayasa’nın ilk üç maddesi bizim kırmızı çizgimizdir. Başta laiklik olmak üzere onun dışında da temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması söz konusu olamaz. Ama nasıl bir anayasa olursa olsun toplumun tüm katmanları ile tartışılmadan anayasanın yapılmaması gerekir.
- Biraz da kadın cinayetlerine değinmek istiyorum. İstanbul Sözleşmesi’den çıktıktan sonra kadın cinayetleri ilgili görüşleriniz nelerdir?
Alpay Antmen: Kadın cinayetlerine karşı ciddi sıkıntılar var. İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra biz de araştırıyoruz kadına şiddet arttı mı artmadı mı diye ki veriler bazı cahillerin daha da cesaretlendiğini gösteriyor maalesef.
Duruma siyasi gözden baktığım da her birinin siyasi görüşü ayrı olabilir ama kadın arkadaşlarımız siyasi görüş farkı ya da siyasi görüşleri aynı farketmeksizin erkek şiddetinden kurtulamıyorlar. Her siyasi görüşdeki kadın her şekilde şiddete maruz kalıyor. Bu nedenle bu toplumun çok büyük bir yarası. Çocuk yaşta evlendirmeler. Özellikle Suriyeli çocukların çok genç yaşta evlendirilmeleri. Sonra da bizim kanunlarımız da “evlilik bu yaşta oluyor” diyen soytarıların açık ve net söylüyorum Türk mahkemelerinden beraat etmeleri kadına karşı şiddetin çok büyük sıkıntılarını doğruyor.
- Peki Suriyeli konusuna değinmişken biliyorsunuz ki son zamanlarda göç konusu ile ilgili Türkiye’de büyük sorunlar var. Ve vatandaşların da bu konuda oldukça çok şikayetleri var? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Alpay Antmen: Türkiye’de 5 milyonun üzerinde Suriyeli var. Ve bunlarında Türkiye Cumhuriyetine, Türk örf ve adetlerine bizim ananelerimize uyma, entgre olma gibi bir dertleri yok. Yıllar olmuş hala kendi kafalarına göre yaşamaya çalışıyorlar. Misafirlik belli bir süreye kadardır.
“Ve bu bir silahsız işgaldır.”
5 yıldır Türkiye’de olan bir Suriyeli ailenin 5 tane çocuğu varsa; sen yabancı bir ülke de yaşıyorsun bari biraz daha dikkat et. Kendine, çevrene, davranışa yaptıklarına… Ama maalesef bunu da yapmıyorlar.
Bu bir ırkçılık değil, hiç kimseyi ayırmakta değil ama Suriyeli vatandaşlarının ikamet ettiği yerleri yeniden inşaa ederek evleri, hastaneleri, üniversiteleri, okulları, camileri vs. neyse… Avrupa Birliği Birleşmiş Milletler, Amerika ve bütün dünyanın vereceği fonlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin de katkıları ile yapılıp Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi davullu zurna ile kendi evlerine yolcu etmekten yani uğurlamaktan başka seçeneğimiz yok. “Ha bundan sonra bayramlar da biz onları ziyaret edeceğiz inşallah…”
- Geçtiğimiz günler de biliyorsunuz ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir dizi açılış için Mersin’e gelmişti. Açılış konuşmasını yaptığı sırada Erdoğan, Mersin CHP’li Belediyelere seslenerek “Mersin’de bir dikili ağacınız yok” demişti. Bu söylemle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Alpay Antmen: Şimdi Sayın AKP Genel Başkanı Mersin’e geldi. Mersin’de bir miting yapacaktı. Ve kendi partilileri bile, kendi il ilçe teşkilatları bile bu mitinge gitmediler. Taşıma ile sağdan soldan, ordan burdan gelenlerle çok cılız bir kalabalığa seslendi. Keşke Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkanı hepimizin Cumhurbaşkanı olsaydı da bizde karşılasaydık.
Ama en acı söylemi ‘Mersin’desin…
Mersin’inin CHP’li Belediyelerine “bir dikili ağacınız bile yok” sözünü söylemeden önce bence biraz düşünmeliydi. Çünkü kendi partisinin İl Danışma Kurulunu CHP’li Yenişehir Belediyesi’nin Atatürk Kültür Merkezi’nde yaptı.
“İşte size Dikili Ağaç…”
Dikili ağaçlardan bahsetmişken tabi bunları da sıralayalım;
Yenişehir Belediyesi’ne ait yeni açılan Özel Ömer Faruk İlbilgen Beceri Temelli Eğitim Merkezi (BETEM)…
“İkinci Dikili Ağaç..”
Yenişehir Belediyesi’nin Alzhemir Derneği’nin yapmış olduğu Yaşlı Bakım Evi…
Yine Yenişehir Belediyesi Mustafa Baysan tarafından yeni yapılan öğrenci yurdu…
Yakında açılacak olan yurtlar, kreşler…
Mezitli Belediyesi’nin Kültür Merkezi…
Sayın Cumhurbaşkanını birdaha ki sefere Mersin’e geldiğinde kendi partisinin İl Danışma Kurulu toplantısı için de Mezitli’ye davet ediyorum.
“Buyursunlar bu sefer de başka bir dikili ağacımızda onları ağırlayalım. “
Saymaya devam edelim tabi;
Mezitli Belediyesi’nin Amfi Tiyatrosu.
İki ayrı yeni bitirdikleri kreşler.
Daha önceki kreşler…
Tarsus Belediyesi’nin şimdiye kadar yüzlerce açılışını yaptığı yerler…
Büyükşehir Belediyesi’nin kreşleri, Gündüz Bakım Evleri gibi vs.
Bu arada ben Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin fakir halka dağıttığı yemeklerden, Yenişehir Belediyesi’nin Aşevi’nden, Büyükşehir Belediyesi’nin hasta refakatçilere konaklama yerlerini, Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı binlerce sütten, 16 bin çocuğa dağıttığı okul çantasından, üniversiteye giden çocuklarımıza sabah çorbasından, üniversiteye giden çocuklarımıza açtığı çamaşırhaneden veya yapılan hizmetlerden bahsetmiyorum bile…
Yani Sayın Cumhurbaşkanı doğru söylemiş Mersin’de Cumhuriyet Halk Parti’li Belediyelerin bir tane dikili ağacı yok, ormanı var…
O ormanı da görmesi için kendisini davet ediyoruz. Birgün Cumhuriyet Halk Parti’li Belediyelerimizin misafiri olsunlar..
“Mersin’de onu biz gezdirelim. Biz ağırlayalım.”
- Son dönemde öğrencilerin yurt sıkıntısı çektiğini duyuyoruz. Bir vekil olarak bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Alpay Antmen: Şuan yarım saatte bir anne ya da bir baba ağlayarak beni arıyor. Üniversiteye gönderdiği çocuklarına yurt yok. İstanbul’da üniversite kazanan çocuklarımızın yurt ihtiyacının sadece %2’sini karşılıyoruz. 100 öğrenciden 2’si devlet yurdunda kalıyor. 98’i perişan. Türkiye genelinde bu %10 ile %15 rakamı çok bilmemekle birlikte binlerce, on binlerce yavrumuz için ilk kez üniversiteye başlayacak çocuğumuza yurt yok. Özel yurtta yok. Ev kiraları ateş pahası. Bu çocuklar nasıl okuyacak. Her şehre üniversite açmakla bu iş olmuyor. Bunun barınmasını, ne yiyeceğini ne giyeceğini de devlet düşünmek zorunda. Ama maalesef AKP iktidarı TOKİ’ye Suriyeli’lere ev yaptırıyor ama öğrencilerimize yurt yaptırmıyor.
“Bizim ilk işimiz ise TOKİ’nin bütün gücünü öğrencilere yurt yaptırmaya ayırmak ile olacak.”
- Sizce iktidar parti güç zehirlenmesi yaşıyor mu?
Alpay Antmen: Güç zehirlenmesi var ama güç zehirlenmesi olmasaydı dahi Türkiye yönetilemezdi. Çünkü bütün sorunlara bir kişinin yetişmesi mümkün değil. Eskiden siyasi anlamda sorumlu bakanlar vardı. Bakanlar hem meclise karşı sorumluydu hemde seçmenlerine karşı. Biraz çalışıyorlardı. Şimdi ise kendilerini kim atadıysa onun gözünün içine bakıyorlar o ne derse yapıyorlar yapma derlerse yapmıyorlar hatta birşey yap demeden hiç birşey yapmıyorlar.
- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? Vatandaşa, halkımıza bir mesajınız var mı?
Alpay Antmen: Halkımız akıllıdır, halkımız hiçbirşeyi kaçırmaz, atlamaz. Kendisine anlatılan herşeyi anlar dinler değerlendirir ve gereğini yapar. İstanbul seçimlerinde otuz binlik fark yapılan haksızlığı gören halkımız sayesinde sekizyüz bine kadar çıktı. Yani hiç kimse halk görmüyor, bilmiyor etmiyor demesin. Halkımız en iyisini bilir. Halkımızdan tek istediğimiz bizi de dinlesinler, diğer partileri de dinlesinler. Oy verdikleri partileri de dinlesinler. Baksınlar hangimizin politikası doğru.
Sadece A Haber izlemesinler. Fox Tv’yi izlesinler, Halk Tv’yi izlesinler, Krt Tv’yi izlesinler. Bütün kanalları izlesinler. Hepsini izleyip kendileri karar versinler. Yani tabi biz halkımıza da tek tek gidip anlatacağız. Ama halkımız da kendini yöneteceklerini doğru seçmeli ki 2.800 liralık asgari ücretle insanlar açlıktan inim inim inlememeli…
