28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri, altılı masa ittifakının yenilgisiyle sonuçlanmıştı. Bu sonuç, ana muhalefet partisi içindeki muhalifleri harekete geçirdi.
Parti içi muhalefet; genellikle parti politikaları ve yönetim anlayışına karşı farklı fikir ve görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasıyla meydana gelen bir durumdur. Bu durum normal demokrasilerde çok da fazla yadırganmaz ve hatta parti içi demokrasiye ve fikir zenginliğine hizmet etmesi beklenir.
Tabi süreç sağlıklı ve iyi niyetli bir şekilde yönetilebilirse.
Daha önce halk, muhalefet partisinden iktidara yönelik yürüyüş eylemleri görmüştü ama bu defa aynı metotla kendi yönetimlerine karşı yürüyüş başlatan muhaliflere “Ateş olsa cürmü kadar yer yakar” tepkisini ortaya koydu.
Muhalefet lideri ve yönetimi, iktidara karşı sonuç almayı hedefleyen bu yürüyüş eylemlerini, şimdi kendisine karşın başlatılmasında “bu bir işe yaramaz demek istiyor”
Burada bir çelişki olduğunu düşünüyormusunuz?
Ana muhalefet yönetimi değişim taleplerine karşı tüm yetkilerini kullanarak direndiğini görüyoruz ama seçimleri kaybettirdikleri gerekçesiyle parti yönetimini de değiştirmek isteyenler, söylemde ve eylemde ortaya çıkmış değişiklik için kendisine kamuoyu toplamaya gayret ediyor.
Aslında mesele bunlarla sınırlı değil! Değişim isteyenler parti yönetiminin yeni yönetimiyle alakalı bir kadro, bir vizyon, bir yol haritası da ortaya koymuş değiller.
Üyeler, parti delegeleri hatta halk tarafından değişim naraları atanların ne istedikleri de açıkça anlaşılmış gibi gözükmüyor.
Aslında halkın asıl meselesini şimdiye kadar olduğu gibi yine gözden kaçırıyorlar.
Belediye başkanları, kendi görev alanlarında kente ve kent sakinlerine hizmet etmenin öneminin farkında olmalılar.
CHP yönetimi halkın halkın kendilerine ana muhalefet göreviyle sorumluluk verdiğini unutmamalıdır.
Sonuç olarak, ülke gündemini ana muhalefet partisinin iç yönetim tartışmalarıyla meşgul etmek gereksizdir. Ana muhalefetin görevi, demokrasimiz için önemlidir ve bu görevi üstlenen parti, seçmenleri tarafından elbette değerli kabul edilir. Parti ve ülke için daha büyük sorunlara yol açan çekişmelere ihtiyaç yoktur.