15 Temmuz 2016, ülkemizi işgal etmek isteyen emperyalist güçlerin içimizden devşirdikleri hain kuklalar eliyle bağımsızlığımıza darbe vurmak, birliğimizi tarumar etmek, tarihsel misyonumuza son vermek için yaptığı kalkışmanın milletin güçlü iradesi sayesinde bozguna uğratıldığı tarihî bir gündür.
Milli iradeyi ipotek altına almaya çalışan, demokrasimize, geleceğimize karşı girişilen hain darbe kalkışmasının üzerinden 6 yıl geçti. Milletin birlik ve beraberliği manevi ruhu sayesinde bu hain kalkışmadan kurtulan milletimiz 15 Temmuz’u asla unutmayacak, unutturmayacaktır.
O gece Çanakkale Ruhu ile vatanına, istiklaline, istikbaline sahip çıkan bu millet Hakk’a ve halka rağmen bu ülkede darbe yapılamayacağını hep birlikte hainlere ve tüm dünyaya göstermiştir. O gece salaları ile gök kubbeyi inleten *Din görevlerimiz*, hainlerin, jet, top, tüfek seslerini bastıran milletimizin manevi gücü, manevi kahramanları olmuştur.
15 Temmuz, hiçbir hak, hukuk ve ahlakta sınır tanımayan, çıkarları uğruna her şeyi göze alan FETÖ ihanet şebekesi; millî ve manevi değerlerimizi istismar ederek, dinî vecibelerimizi çıkar aracına dönüştürerek, milletin merhametini sömürerek, kökü dışarıda derin bağlantılarından aldığı talimatla büyük bir ihanete girişmiş, kendi milletine namlu doğrultmuş, kendi ülkesini işgale yeltenmiştir.
O gecenin manevi kahramanları hiç şüphesiz tarih boyunca vatana, millete bayrağa yapılan her saldırı da ön saflarda yer alan Din görevlilerimizdi.
15 Temmuz gecesi Diyanet İşleri Başkanımız nezdinde Diyanet İşleri Başkanlığı ve sendikamız öncülüğünde gök kubbeyi inleten salaları ile hainlerin, jet, top, tüfek seslerini bastıran, darbeye karşı duran milletimize en büyük manevi kuvvet olan din görevlilerimize ve camiamıza teşekkürü bir borç biliyoruz. O gece Hakk’a ve halka rağmen bu ülkede darbe yapılamayacağını hep birlikte hainlere ve tüm dünyaya göstermiş olduk.
Dünyanın dört bir yanında masumların ve mazlumların duasını alırken, küresel odakların ve iş birlikçilerinin yüreklerine korku saldık. Dünyanın unuttuğumuzu sandığı tarihsel misyonumuza duygu olarak yeniden döndük, misyonumuza sahip çıktık, hiçbir denklemin bizi hiçe sayamayacağını şehitlerimizin kanı, gazilerimizin cesareti, milletimizin dirayetiyle ortaya koyduk.
Sendika olarak, özlük mücadelesini özgürlüğümüzden bağımsız düşünmedik. Emeğimizin hak ettiği değeri alacağı tek yerin vatanımız olduğunu hiç unutmadık. Alın terimizi de kanımızı da damlatacağımız tek yerin bu topraklar olduğu düşüncesinden hiçbir zaman sapmadık. Örgütlü olmanın hakkını vererek, üyemizi de ülkemizi de korumayı en büyük ödev ve görev belledik. Şehit düştük, gazi olduk ama ‘bekleyip görelim’ demedik; demokrasi nöbetlerinde de milletimizle kol kola olduk.
15 Temmuz’da verilen mücadele bağımsızlığımızın destanıdır. 15 Temmuz’da, Çanakkale’de koyun koyuna yatan şehitlerimizin miras bıraktığı birlik ve beraberlik milletimizi tek bir gövdeye dönüştürmüş, istikbalin istiklalden geçtiği kayıtlara bir kez daha düşmüştür.
Diyanet-Sen olarak, tarihin hangi kesitinde, dünyanın neresinde olursa olsun, tüm darbeleri ve darbecileri lanetliyoruz. Bütün vesayet düzenlerini, milletin iradesine ipotek koyan anlayışları ve arayışları tartışmasız reddediyoruz. Milletimizin güçlü iradesiyle atlattığımız bu büyük badirelerden sonra yeni ufukları görmenin, yeni umutları menzil edinmenin vaktidir, diyoruz.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin benliğinin bu tarihî bilinçle donanmasının, kimliğinin 15 Temmuz cesaretiyle neşvünema bulmasının geleceğimiz için en büyük tahkimat olduğuna inanıyor, tarihinden beslenmeyen bir neslin atide kaybolacağını düşünüyoruz. Hesapları kirli, elleri kanlı darbeci hainleri bir kez daha lanetliyor, şehitlerimizi minnetle yâd ediyor, gazilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyoruz.