“DEPREMDE MÜTEAHHİDİN VE İDARENİN SORUMLULUĞU” « Manşet Mersin | Mersin Haber Sitesi

SON DAKİKA

EKMEKCİ’DEN RAKİPLERİNE TARİHİ ÇAĞRI

GENEL, GÜNDEM, SİYASET, YEREL HABERLER

“DEPREMDE MÜTEAHHİDİN VE İDARENİN SORUMLULUĞU”

Bu haber 16 Şubat 2023 - 17:29 'de eklendi ve 216 kez görüntülendi.

Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer almaktadır ve ülkemizin hemen her bölgesinde deprem riski bulunmaktadır. Ülkemizin de karşı karşıya kaldığı en önemli tabii afetlerden biri depremdir. Önce 17 Ağustos 1999 Körfez Depremi, ardından 23 Ekim 2011 Van Depremi ve ardından Türkiye’yi büyük yasa boğan 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerdir. 6 Şubat’ta meydana gelen deprem Türkiye’nin Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illeri olmak üzere 10 ilinde büyük yıkımlara neden olmuştur.

PEKİ DEPREM ÖNLEMEZ BİR DOĞA OLAYI OLSA DA YIKILAN BİNALARDA, YAPILARDA OLUŞAN ZARARLARDAN ASIL SORUMLU KİMDİR???

Gerçekten de mimarinin, mühendisliğin, inşaatın ve denetimin kötü olması, meydana gelen bir deprem sonucunda hem maddî hem de manevî olarak birçok zarara sebep olmaktadır. Bunun için idarenin, müteahhitlerin, mühendislerin ve statik proje müelliflerinin kusurlu davranışlardan ve yeterli denem olmaksızın meydana gelen zararlardan sorumlu tutulmaları gerekmektedir. Yüksek Mahkeme Kararları gereğince; “Kalitesiz malzeme kullanımının binanın depremde yıkılmasında etkili olduğu olayda, taahhütnameyi veren fenni mesul mühendis, inşaat ustası, bina sahibi ve müteahhit bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan sorumludur.” (Yargıtay 12. CD. 2020/12133 E.- 2022/10714 K.)

Kural olarak müteahhitler “gerekli özenin gösterilmemesinden” ve “ruhsata aykırı şekilde bina inşa etmesinden” doğan zararlardan sorumludurlar. Müteahhidin cezai ve hukuki bir sorumluluğunun doğması için binanın; kullanılan malzemenin uygun olmaması, statiğin hesaplanmaması, plan ve projenin uygun olarak çizilmemesi gibi eksik veya hatalı olarak yapılması gerekmektedir. Müteahhitler; kolon ve kirişlerin bağlantısında sorun olması, etriye demirinin eksik kullanılması, beton kalitesinin düşük olması, yıkanmamış deniz kumu kullanılması, kolonların gereğinden fazla kısa olması yahut ucuz işçilik gibi sebeplerle meydana gelecek tüm hasarlardan sorumludur. Her şeyi uygun olarak yapması hâlinde yine de deprem bir yıkıma neden olursa illiyet bağının kesilmesi sebebiyle, müteahhide bir sorumluluk yüklenemeyecektir. Deprem sebebiyle meydana gelen hasarlarda haksız fiil sorumluluğu ve sorumluluk açısından da müteselsil sorumluluk kabul edilmektedir. Bu da binanın müteahhidi ile proje müellifinin, hasarın meydana gelmesindeki kusur oranlarına bakılmaksızın oluşan zararın tamamından müteselsil sorumlu olacakları anlamına gelmektedir. Haksız fiilin mevcut olabilmesi için; fiil, zarar, kusur, hukuka aykırılık ve uygun illiyet bağının bir arada bulunması gerekir.

Cezai sorumluluk açısından; bina uygun şekilde yapıldığı kabul edildiğinde hiç doğmayacak bir yaralama veya ölüm meydana gelirse müteahhit taksirle öldürme ve yaralamadan sorumlu olacaktır. Burada müteahhidin gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı kusurlu bir davranışı ile öngörülemeyecek şekilde başka bir kimsenin hayatına son vermesi durumu söz konusu olacağı için “Taksirle Ölüme Neden Olma” suçu oluşacaktır. Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. Maddesinde “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde açıkça belirtilmiştir.

Taksirle yaralama suçu ise aynı kanunun 89. Maddesinde; “Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” açıkça düzenlendiği görülmektedir.

Eğer kusur var ise bu kusur ile deprem sonucu binanın yıkılması ve hasar görmesi arasında bir illiyet bağı bulunuyorsa, müteahhidin cezai sorumluluğu oluşur. Arada illiyet bağının bulunmadığı durumlarda müteahhidin cezai sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. Eğer ki her şeyin usulüne uygun yapılması durumunda dahi yapının yıkılması veya hasara uğraması kaçınılmaz ise bu durumda söz konusu tazminatta uygun bir hakkaniyet indiriminin yapılması da söz konusu olabilecektir. Müteahhidin ağır kusur veya hile ile ayıbı gizlenmesi ve bunun sonucu depremde binasında hasar oluşan hak sahipleri, süre ile bağlı olmaksızın müteahhitten zararlarının tazminini isteyebilir. Müteahhidin hayatta olmaması durumunda ise mirasçılarına karşı bu talebini öne sürebilir. Müteahhit tarafından yapılan binanın yıkılması hâlinde zamanaşımı, bu yapının tamamlanıp yapı kullanma izninin alındığı tarihten değil; yıkılma tarihinden itibaren başlayacaktır.

İdarenin ise kusurlu ve kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır. Hizmetin “hiç işlememesi”, “geç işlemesi” veya “kötü işlemesi” hizmet kusuru olarak değerlendirilmekte olup, kusurlu sorumluluk doğduğundan idarenin ortaya çıkan zararı tazmin etmesi gerekmektedir. İdarenin kusuru bulunmada dahi oluşan zarar ile idarenin faaliyeti arasında nedensellik bağının bulunması hâlinde idarenin kusursuz sorumluluğuna gidilebilmektedir. Deprem nedeniyle zarara uğrayan kişi binanın mevzuata aykırı yapıldığını ispatladığı takdirde, idarenin oluşan zararı tazmin etmesi gerekecektir.

Sonuç olarak; sorumluluk sadece müteahhitlerin sorumluluğunda olmayıp idarenin, mühendislerin ve Yapı Denetiminin de sorumluluğu altındadır. Rant amaçlı yapılan ve genellikle inşaat bitip, iskân sonrası eklenen kat, büyüme veya eklentilerin binayı statik olarak etkilediği bilinmelidir. Deprem kuşağında bulunduğumuz gerçeği ile yapıların kontrollü, projesine uygun ve gerekli teknik yöntemler ile yapılması gerekmektedir.

AV. FERHAN UÇAR

FERHAN UÇARav_ferhanucar@outlook.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.