Sendikalar devletten bağımsız kurulan sivil toplum örgütleri olarak demokraside çok önemli bir misyonu yerine getirmekte, devletle- çalışan arasında denge ve kontrol mekanizması olarak faaliyet sürdürmektedir.
Emekçilerin hayat standartlarının korunması ve yükseltilmesi, iş hayatında ve paylaşımlarda eşitliğe dayalı adaletin sağlanması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iktisadi ve sosyal hakların korunması sendikaların temel görevleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun yanı sıra temel görevlerine ek olarak emek ücretlerini arttırmak, çalışan ve ailesinin yaşam standartlarını yükseltmek, kapitalizme karşı ücretlerinden başka geliri olmayan çalışanın tek başına üstesinden gelemeyeceği mücadeleyi kolektif olarak vermek, toplumsal değerleri korumak, (aile, kültür, inanç) yönetimle çalışan arasında iletişim köprüleri kurmak, iş barışına katkı sağlamak, yetişmiş kalifiye insan kaynaklarının talep ve beklentilerini ilgililerle paylaşmak, çalışanın moral ve motivasyonunun yükseltilmesine dair önlemler almak, bu bağlamda verimliliği arttırmak, yönetimin karanlık kalan kör noktalarına ışık tutmak, ekmeğin korunmasını sağlamak adına verimliliği artırmak, işletmenin varlığını korumak ve istihdamı artırmak gibi birçok hayati ve kritik faaliyetler sendikalar tarafından icra edilmektedir.
Günümüz de ülkemiz emek sendikacılığında sendikal eylemlerin demokrasiye, hakka, adalete, üretime ve paylaşıma gerektiği düzeyde katkı sağlaması maalesef sendika ve toplu sözleşme kanununun sağladığı imkanlar ölçüsünde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla sendikalar sınırları çizilmiş alanda mücadele etmek durumunda, amaç ve hedeflerine ulaşmak için kolektif çağrı, kurumsal tepki, örgütsel eylemler organize ederek sesini duyurma gayretini göstermektedir. Ülkemizin en büyük sivil toplum örgütü olan Memur Sen, adil ve adaletten uzak düzenlere direnmiş, ideolojik sendikacılıktan uzak, sadece içe dayalı bir çalışma prensibine hiçbir zaman değer vermemiştir. Gerek en büyük işveren konumunda olan devlet, gerekse diğer işverenler karşısında faaliyetlerini adalete dayalı toplu sözleşme anlayışı temelinde kararlılıkla korkmadan ortaya koymuştur.
Hiçbir zaman kırıp dökmeden, devletine küsmeden hak arayışında olan bir sendika olarak diğer sendikalardan her zaman farkını ortaya koymuş; etnik, dini, mezhepsel her türlü ayrımcılığa karşı kucaklayıcı bir tavrı temel ilke olarak benimsemiştir.
Geçmişte olduğu gibi son dönemdeki pandemi salgını sürecinde de sivil toplum örgütü olarak Memur Sen ve Birlik Haber sen, devletimizin yanında, milletimizin hizmetinde ortaya koyabileceği her türlü imkanını seferber etmiştir. Özellikle ülkenin dört bir köşesinde gece gündüz demeden hizmetimizi kesintisiz sürdürmüş, devletinin ve milletinin hizmetinde olmuştur.
Kayserili vatandaşlarımızın dediği gibi, “Guru guru gurban olayım ben’i, ben ne yapayım”. Şimdiye kadar devletimiz için, milletimiz için guru guru gurban olanlar marketlerde, fırınlarda 48 saatlik sokağa çıkma yasağını duyunca uzun uzun kuyruk sıraları oluştururken; devletine milletine kayıtsız şartsız gurban olanlar, reklamsız, şatafatsız sessizce boyunlarını uzattılar. Tıpkı Çanakkale ve Kurtuluş savaşında askere verilen iaşe misali evindeki hoşafa, çorbaya, ekmeğe tamah edip devletine ve yaratanına sığındılar. İşte memleketimde biri birinden ayırt edilmesi gereken en önemli olgu budur!
