Bu gece Rahmet elçisi Hz. Muhammed (SAV) in dünyaya teşriflerinin bir yıldönümünü daha idrak edeceğiz inşallah; Bu gecede İslam dininin yüce Peygamberi,bütün beşeriyetin hidayet ve fazilet rehberi ,örnek ve rehber insan, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) dünyaya gelmiştir.
Bir fazilet güneşi ve hidayet meşalesi olan Peygamber efendimizin doğumu Allah’ın tüm insanlara büyük bir lütfüydü. Bu hususu Kuranı kerimde Cenabı hak Ali İmran 164. ayette “İçlerinden kendinlerine Allah’ın ayetlerini okuyan,onları kötülüklerden arıtan, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah Müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur buyurmaktadır. .Çünkü; O doğmadan insanlar büyük bir sapıklık içindeydiler. Her türlü değer ölçülerini yitirmişler, haksızlık alabildiğine yayılmış, hayır ve fazilet namına hiçbir şey kalmamış, sosyal hayat tamamen bozulmuş, merhamet ve şefkat kalplerden tamamen silinmiş, kadın esir muamelesi görmekte, kız çocukları erkek adamın erkek çocuğu olur diye bizzat babaları tarafından acımasızca kumlara gömülüp katledilmekteydi.
Küfür ve şirk gönülleri karartmış haksızlık hayatın bütün alanlarını kuşatmıştı.Sosyal dengeler bozulmuş,ahlaki değerler yozlaşmıştı.Akrabalık bağları koparılıyor, komşuluk hukuku ihlal ediliyor, kadınlara ve kız çocuklarına insanı muamele yapılmıyordu. Güçlüler zayıfları eziyor, emeğin alın terinin hakkı verilmiyordu.Kısaca dünyada insanlığın en çok muhtaç olduğu huzur,adalet,dürüstlük,ahlak,can,mal,namus ve nesil güvenliği kalmamıştı, İşte sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (S.a.v) Zulmün ve karanlığın böylesine yoğun olduğu bir dönemde rebiul-evvel ayının 12.günü pazartesi gecesi dünyayı şereflendirdi.Putperestlik ve hurafelerle kararan gönülleri Kuran’ın nuruyla aydınlattı.İnsanlığı yalnız Allaha kulluk etmeye çağırdı. Bu çağrıya kulak verenlere sözün doğrusunu söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akrabalık bağlarını korumayı ,komşularla iyi geçinmeyi ve kan dökmekten sakınmayı öğütledi.Zina yapmaktan,yalan söylemekten,yetim malı yemekten haksız kazanç sağlamaktan,namuslu insanlara iftira etmekten uzak durmayı emretti.İnsanları namaz kılmaya oruç tutmaya,zekat vermeye,iyilik yapmaya bireysel ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmeye davet etti.Böylece o yirmiüç yıllık peygamberlik hayatı boyunca;
Şirkin yerine tevhidi,
zulmün yerine Adaleti
düşmanlık ve ayrılığın yerine kardeşlik ve dayanışmayı getirdi.
Doğruluk güvenilirlik adalet hoşgörü,nezaket ve cömertlik gibi ahlaki davranışlarıyla kendisi bizzat insanlara örnek oldu. Buna karşılık kan davası gütmek, İntikam peşinde koşmak, kin beslemek içki içmek, kumar oynamak, haksızlık yapmak, haksız kazanç sağlamak, yetim malı yemek, yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk gibi fert ve toplum huzurunu bozan gayri ahlaki davranışlarla sonuna dek mücadele etti.
İşte onun için efendimizin dünyaya gelişi insanlık için, büyük bir lütuftu. Allah ;O’nu sevmiş; bizimde onu sevmemizi emretmiş, Bizim kurtuluşumuzu O’nun sevgisine bağlamış.(Tevbe suresi 24. ayet) Onun muhabbetinden bir şey taşımayan ölüdür. Onun sevgisini terennüm etmeyen diller kurudur..
Hz Peygamber (s.a.v.)ideal insanlığa canlı bir örnek oldu, sadece itikat ve ibadette değil aynı zamanda güzel ahlak numunesi,kanun koyucu,hakim,devlet başkanı,ordu komutanı, mürşit ve diplomat olarak,aile reisi olarak insanları eğitti 23 sene gibi kısa bir zaman içerisinde bedevi bir toplumdan kıyamet kopuncaya kadar, insanlara her şahsı örnek olacak medeni bir toplum meydana getirdi. Evet; her mevlid Kandili kendimiz için, aile ve toplumumuz için bir endam aynası yapmalıyız. Kendimizi, ailemizi, toplumumuzu, insanlığımızı bu açıdan gözden geçirmeliyiz.
Bugün dünyada insanlık muhtaç olduğu huzur ve mutluluğu bulamamıştır, İçtimai hayatın bozukluğundan, her türlü ahlaki çöküntüden, kurtulmanın yegane yolu alemlerin efendisi sav.’ın cihan şümul olan nübüvvet ve risaletine,fazilet ve adaletine,şecaat ve doğruluğuna, Kur’an-ı Kerim’de övülen ahlakına sarılmakla mümkün olacaktır.
Bu ulvi değerlere her zamankinden daha çok bugün muhtacız. Çünkü onu yüce Mevla terbiye ettiği için bir insanda bulunması gereken,ne kadar güzel huy varsa hepsi onda toplanmıştı.Huzur ve barışı bulabilmemiz için inancımızın gereği olarak, en yüce ahlaki güzelliklerle donatılmış olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’i tanımak,sevmek ve fazilet dolu yaşamını örnek almamız gerekiyor.
Sevgili peygamberimizin doğumu sebebiyle MEVLİD KANDİLİ ni nefis muhasebesi için bir fırsat bilmeliyiz. Mevlid Kandili insani ilişkilerimizin güçlenmesine olumsuzlukların giderilmesine iyiliklerin çoğalmasına vesile olmalıdır. Peygamberimizin doğumunu her yıl kutlamaktayız.
Peygamberimizin doğumunu anmaktan asıl gaye; evrensel olan nübüvvetini, Allah’a olan tevekkül ve itimadını, Kur’an’a dayanan yüce ahlakını, insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve sebatını, kerem ve cömertliğini, fazilet ve cesaretini, kısaca insanlığa sunduğu değerleri ve hayat biçimini anlamak, biz bunun neresindeyiz diye düşünmek, hatalarımızı gözden geçirme fırsatını yakalamaktır. Zira Peygamberimizin getirdiği değerlere uymadan Allah’ın sevdiği bir kul olmamız mümkün değildir. Nitekim “Habibim, de ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” ayeti, Allah’ı sevmenin peygambere uymaya bağlı olduğunu ifade etmektedir
Birlik ve beraberliğe,kardeşliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde İslam dünyasının tarihin en kara dönemlerinden birini yaşadığı savaşalrın ekonomik fırtınaların koptuğu tüm medeni dünyanın gözleri önünde bir çok medeniyet insanlık vasfının yok edildiği batılı güçlerin iktidar hırsı ugruna uyguladıkları vahşeti insanlık dışı savaşların arkasındaki maksadı iyi anlamak, Mevlid Kandilini de vesile edinerek dostluğumuzu pekiştirmeliyiz.
Birlik ve beraberliğimize zarar verecek davranışlardan uzak durmalıyız. Tüm halkımızın Mevlid Kandilini tebrik eder insanlığın barış ve hidayetine,İslam aleminin birliğine vesile olmasını,İslam coğrafyasındaki kan ve gözyaşının bir an evvel bitmesini, Cenabı haktan temenni ve niyaz eder saygılar sunarım.