Bu gece Miraç Kandilini idrak edeceğiz. Karanlık geceleri nurlandırdığı gibi karanlık kalpleri de nurlandıran, rahmet ve bereketin yeryüzüne yağmurlar gibi indiği Recep ayını uğurlamanın Mirac’a, Şaban ayına kavuşmanın sevincini mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz.
Recep ayının 27. gecesi vuku bulan İsra ve Miraç hadisesinin İslam tarihinde ve Hz. Peygamber efendimizin hayatında önemli bir yeri vardır..
Miracı hazırlayan sebeplere baktığımız da Peygamber Efendimizin Nübüvvet görevini yerine getirirken çektiği sıkıntı ve meşakkatleri Rabbimiz adeta sevince çevirerek onu katına yükseltmiştir. Müslümanlara yapılan baskı ve işkencelerin dayanılmaz hal alması, efendimizin hayatta en çok destek ve yardımlarını gördüğü hanımı Hz. Hatice ve Amcası Ebu Talibin vefatı, ardından insanları sadece doğru yola çağırmak için gittiği Taifte gördüğü kötü muamele hem efendimizi hem de Müslümanları derinden yaralamış bu olay üzerine sanki yüce Rabbimiz Sevgili peygamberimizin bu kederini, üzüntüsünü,sevince çevirmek için onu hiçbir beşerin ulaşamayacağı bir makama yükselterek taltif etmiştir.
Peygamberliğin 13.yılında Hicretten 8 ay önce Recep ayının 27. gecesi vuku bulan Mirac,bu ümmete birçok yeni hakikatin kapılarını açmış,hakkın emekleyerek de olsa daha erken hedefine ulaşacağını,Hz. Peygamber efendimizin ilahi kudretin tecelli ettiği Sidretül- Müntehaya yükselişi beşer ilminin durmadan ilerleyeceğine, işaret etmektedir.
Allah ile insan arasındaki yolu işlek duruma getiren namazın farz kılınışı, Allaha ortak koşmayan müminlerin bağışlanacağı müjdesi, gücümüzün, takatimizin kaldırmadığı bir görev ve sorumluluğun verilmeyeceğinin bildirilmesi, binbir zafiyet ve eziyet içinde bocalayan insan için bundan daha kıymetli bir hediye olabilir mi?
Kardeşlerim Miracı kutlarken gözden kaçırmamamız gerek bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi İsra ve Mirac hadisesi Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa arasında gerçekleşen bir olaydır. Üzülerek ifade etmek gerekir ki bugün her iki mescid de (Mescidi Haram suud zihniyetinin mubarek Kabenin ahengini bozan devasa otel inşaatlarıyla) Mescidi Aksa ise iki milyar nüfusa sahip Müslümanların basiretsizliği nedeniyle Bir avuç Yahudi Siyonistlerin işgali altından kurtulmayı beklemektedir.
İsmi Kuran-ı Kerim’de zikredilen Mescid-i Aksa Kudüs şehrindedir. Hz.İsa’nın doğumundan takriben bin yıl kadar önce Hz Davut (a.s) oğlu Hz. Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Miraç esnasında peygamber efendimizin ilk durağı aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir.
Suriye’nin fethinden sonra Şama gelen Hz. Ömer bu seferi sırasında Kudüs’e uğramış, Mescid-i Aksayı ziyaret etmiştir. Telbiye getirerek buraya girmiş, sabah namazının ardından ortalık aydınlanınca Kudüs halkı ile birlikte bu mabedin etrafını temizlemiştir.
Mescidi Aksa zelzele ve diğer tabi afet ve savaşlar neticesi zaman zaman harap olmuş, tamiratı yapılmış, Emeviler,Abbasiler ve Osmanlılar bu tadilatı bizzat üstlenmişlerdir. Yavuz sultan Selim,Sultan ıı. Mahmut Han Kudüs ü Şerife ve Mescidi Aksaya büyük hizmetlerde bulunmuşlar. Ne yazıkkı ki 1. Dünya savaşında Kudüs’ü kaybettik o tarihten itibaren sahipsiz ve bakımsız kaldı. 1967 yılında yapılan Arap –İsrail savaşından sonra Yahudi esareti altına girmiştir. Defalarca saldırılara ve suikastlara maruz kalan bu Mescid kurtarıcısını ve gerçek sahiplerini beklemektedir.
Yeryüzünün en faziletli mescidinden biri olan Mescid-i Aksa garip… Mescid-i Aksa mahsun… Mescid-i Aksa esir… Ey Müslüman !… Altı asır Kudüs’ün bekçiliğini yapan, bununla şereflenmiş necip milletimiz kendine gelip, her miraç kandilinde feryatları arşa yükselen Mescid-i Aksanın sesini duyabilirsek, miraç kutlamanızın bir anlamı olacaktır.
Yoksa cami ve mescit yapımının milyar dolarlık çinilere, süslemelere, avizelere paralar harcanıp esas camilerin süsü cemaatin eğitiminin ihmal edilmesi, her yıl binlerce ibadete açılan camilerin cemaatin, derneklerin, vakıfların, grupların, hiziplerin, şeyhlerin, müritlerin seyitlerin, hizmeti şova ve riyakarlığa dönüştürenlerin çoğalıp sosyal hayatın bozulduğu, tüm yeryüzündeki zulme Müslümanların duyarsızlaştığı,mazlum mağdur yüzlerce muhacir Suriyeli kardeşlerimiz sokaklarda perişanken onlara Ensarlık vazifemizi yapamıyorsak, Mesid-i Aksa esir, Ayasofya İstanbul’da cemaate hasretse ,yılda değil birkez, bin defa kandil de kutlasak ferdi ve toplumsal Mirac’a ulaşamayacağımızı bilmeliyiz.
Ayrıca bu gecelerde bütün hal ve hareketlerimizi düzenleyecek prensip kararları alalım. Kendimizi ailemizi, insanlığı, kötü alışkanlıklar dan kurtaracak adımlar atalım. Dünyanın ceşitli yerlerin de acı ve sıkıntı çeken kardeşlerimizin sıkıntılarının sona ermesi için, dünyanın sulh ve barışı, insanlığın hidayeti için, Rabbimize yalvaralım.
Her zamankinden daha çok beraberliğe kardeşliğe, dayanışmaya ihtiyacımızın olduğu bu günlerde kandili de fırsat bilerek birbirimize kenetlenelim. Tüm İslam dünyasındaki sıkıntıların bir an evvel son bulmasını diliyor dua ediyoruz..
Diyanet-Sen Mersin Şubesi olarak camiamızın, Mersinli kardeşlerimizin tüm ülke insanımızın İdrak edeceği Miraç kandilini tebrik eder başta ülkemize ,islam alemine hayırlar ve güzellikler getirmesini, İslam aleminin birliğine, insanlığın barış ve hidayetine vesile olmasını Cenabı Hak’tan temenni ve niyaz eder hepinizin idrak edeceği kandilini tebrik ederim.
Ahmet GÖRGÜLÜ
Diyanet Sen Mersin Şb Bşk